Kendinden yaşça minik sevgilisiyle ilgili sürekli gündeme gelen 59 yaşındaki ünlü oyuncu Billur Kalkavan, Hediye Çağlayan’ın YouTube’da yayınlanan ‘Dur bi Dinle’ programına misafir oldu. Kalkavan hayatından, aile yapısından ve kendinden bahsetti. İşte kalkavan’ın açıklamalarından ara başlıklar: “Benim babam sofra kurallarına fantastik yük veren bir adamdı. Hayatımda bu değin sofraya uyarı eden bir adam görmedim. Mesela ‘baba ben sınıfta kaldım’ desem ‘seneye geçersin’ derdi. Ama kolunu sofraya koyduğum süre kızardı. Sofraya oturmadan önce traş olup gelirdi. Ev için dikilmiş özel kıyafetlerini giyerdi. Bu dek sert kuralları başka hiçbir arkadaşımın evinde görmedim. İyi fakat de yapmış! Çünkü ben hayatta öğrendiğim birçok şeyi o sofrada öğrenmişim hemen anlıyorum, muhabbet ederdik çünkü… Oxford Felsefe mezunuydu. Babam konuşmasın da kim konuşsun? Ben sanattan, edebiyata çoğu şeyi babamdan öğrendim. Ayaklı kütüphane gibiydi… Liseye giderken kaldım, babam bir şey demedi. Amerika’ya gittim orada bitirdim. Çünkü sevmiyordum okula gitmeyi.Evde öyle fazla şey öğretiliyordu ancak bir de okula gidip bir şeyler öğrenmekten sıkılıyordum. 
Okul hayatım baştan başa fazla tacize uğradım. Fiziki, sözsel her türlü tacize uğradım. Çünkü 3 bin kişiydi Maarif Koleji (Kadıköy Anadolu Lisesi) o zaman bir tek ben sarışındım. Sınıfa doluşuyorlardı beni görebilmek için teneffüslerde dışarı çıkamıyordum, korkuyordum. Bizim ailenin zenginliği dedemden gelir. Babama ‘armatör’ diyorlar lakin asıl armatör dedemdir. Dedem 1990’de gelmiş İstanbul’a Fatih’e kurulmuş daha sonra Beylerbeyi’ndeki o yalıyı almış. Hatta babam derdi ancak ’16 bin liraya almış’ hemen illaki yüzlerce milyon dolar ediyor. Ailede okuyan tek adam babam… Babam, dedemden kalan parayla hayatını sürdürdü. Fazla para çaldırdı, kaptırdı! Bir sürü şirketi vardı daima başkalarına devretti. Ücret rekortmenleri listesinde olan bir adamdı babam.Zengin çocuğu elde etmek baskı bir şey, doyumsuzluk olmuyor insanda. Bende de doyumsuzluk yoktur, ‘olmuyorsa olmaz’ işim olursa yaparım olmazsa da umursamam. Ben de hayatı yaşamayı seviyorum. Bakış olarak anneme, karakter olarak babama benziyorum. Tek farkım sorumluluk sahibi biriyim.”
.
Okul hayatım baştan başa fazla tacize uğradım. Fiziki, sözsel her türlü tacize uğradım. Çünkü 3 bin kişiydi Maarif Koleji (Kadıköy Anadolu Lisesi) o zaman bir tek ben sarışındım. Sınıfa doluşuyorlardı beni görebilmek için teneffüslerde dışarı çıkamıyordum, korkuyordum. Bizim ailenin zenginliği dedemden gelir. Babama ‘armatör’ diyorlar lakin asıl armatör dedemdir. Dedem 1990’de gelmiş İstanbul’a Fatih’e kurulmuş daha sonra Beylerbeyi’ndeki o yalıyı almış. Hatta babam derdi ancak ’16 bin liraya almış’ hemen illaki yüzlerce milyon dolar ediyor. Ailede okuyan tek adam babam… Babam, dedemden kalan parayla hayatını sürdürdü. Fazla para çaldırdı, kaptırdı! Bir sürü şirketi vardı daima başkalarına devretti. Ücret rekortmenleri listesinde olan bir adamdı babam.Zengin çocuğu elde etmek baskı bir şey, doyumsuzluk olmuyor insanda. Bende de doyumsuzluk yoktur, ‘olmuyorsa olmaz’ işim olursa yaparım olmazsa da umursamam. Ben de hayatı yaşamayı seviyorum. Bakış olarak anneme, karakter olarak babama benziyorum. Tek farkım sorumluluk sahibi biriyim.”
.